24 Kasım 2013 Pazar

Pera ya da Nuh'un Gemisi

PERA

Cadde-i Kebir

Her zaman kalabalık, hep ışıltılı, her daim canlı..


İstiklal Caddesi ile İngiltere Başkonsolosluğ'nun bulunduğu,Meşrutiyet 
Caddesi arasındaki Hazzo Pulo (Haco Pulo) Pasajının geçmişi141 yıl 
gerilere gider. Yıllar önce Foto Muhabiri Ara Güler'le buradan geçerken, 
"Bak bu dükkan babamın eczanesiydi, çocukluğum ve gençliğim bu pasajda 
geçti" demişti. Pasajın Manahiya Kilisesi'ne de bir çıkışı vardır. Günümüzde 
pasajın havası çok değişmiş sahaflar, takı dükkanları, kahvehaneler açılmış, 
gençlerin çok popüler bir buluşma mekanı olmuş tarihi Hazzo Pulo Pasajı..
Pasajlarıyla bilinir Pera, içlerinden Çiçek Pasajını bilmeyen yoktur, ister 
ayaküstü isterseniz bir meyhanede zamanın nasıl akıp gittiğinin farkında 
varamazsınız. Avrupa Pasajı'nın heykelleri, antikacı dükkanları göz alıcıdır, 
Balıkpazar'na açılan Aslıhan Pasajı ise sahafların yeni mekanıdır. Elhamra,
Atlas, Suriye, Halep, Rumeli, Aznavur Pasajları Pera'ya geçmişin mirasıdır.
Balıkpazarı damak tadına düşkün ehli keyiflerin aradıklarını bulabilecekleri 
bir çarşı. Zengin semtlerdeki şarküterilerin her zaman önemli rakibidir, ayrıca 
burada lezzet bir gelenektir..Peynirin, lakerdanın, çirozun, balığın, karidesin,
midyenin ahtapotun hasılı eski İstanbul'dan günümüze mezenin en tazesi için 
kadim demciler buraya uğrayı alış veriş etmeden kesinlikle masa kurmazlar..
Midye tava ya da midye dolma bir İstanbul geleneğidir, yeni sofra
deyimiyle vazgeçilmez bir atıştırmalıktır. Son yıllarda denizleri aşırı
kirlenmesi yüzünden midye için olumsuz yazılar çıksa da değişen
birşey yoktur ve Balıkpazarı'nda  midyenin saltanatı sürmektedir..
Her şey mevsimine göredir ve iki mevsimden ibarettir onun yaşamı, 
kışın kestane yazın mısır patlatır. kestaneler bitip ilk mısırlar çıktığında 
bir yıl daya geçmiş olacaktır. İçli köfte ev işidir, babadan devraldığı 
mesleği oğullar sürdürür. Eskiden Atlas Pasajının girişinde satardı,
şimdi tezgah Hazzopulo Pasajı önünde ve herkes onların ününü biliyor..
Caddeye açılan sokakların çoğu inatla eski dokularını korumayı başarmışlar,
Sağdaki Emir Nevruz Sokağının sonunda Rum Ortodoks Manahiya Kilisesi
 vardır (Ortada). Soldaki Postacılar Sokak Nuri Ziya ve Kumbaracı yokuşları 
Caddenin kalabalığından aşağıya Boğazkesen'e doğru akıp gidiyorlar sanki..
St.Antuan caddenin en popüler kilisesi, 1724 yılında sarayda çalışan
katolik memurlar ve bölgedeki tüccarlar için yapılmış Neogotik mimariye
sahip şık bir yapı. Hafta kilise çok kalabalık oluyor sonları İstanbul'da 
çalışan farklı ülkelerden pek çok Katolik çeşitli dillerde yapılan ayinler
için St. Antuan'da toplanıyor. Hafta içi Salı hariç, Cumartesi dahil sabah 
08.00'de İngilizce, akşam 18.00'de Türkçe, pazar günleri 10.00'da 
İngilizce, 10.30'da Lehçe, 11.30'da İtalyanca, 18.00'de Türkçe ayin 
yapılıyor. Salı günleri adak günü, Türkçe ilahiler eşliğinde Türkçe ayin 
yapılıyor. Kilisede açılan adak defterine daha çok analar ya da 
kızları, adak mektubu yazarlar. Adak defterinin sayfaları hayırlı 
kısmet bekleyenlerin veya çocuk isteyenlerin dilekleriyle doludur..

Cadde üzerindeki Ağa Camisi'nin girişi Sakızağacı Sokağının
içinde, ancak sokağın adı birkaç yıl önce Atıf  Yılmaz Sokağı
olarak değiştirildi. Cami 1596 yılında Galatasaray Ağası 
Şeyhulharem Hüseyin Ağa tarafından yaptırılmış. Caminin
Şadırvanı'nın Mimar Sinan eseri olduğu ve Kasımpaşa'daki
harap Sinan Paşa Camisi'nden getirildiği söylenir. Özellikle
cuma günleri cemaat camiye ve avluya sığmaz sokağa taşar..

Her cumartesi yeni bir festival yaşanır Pera'da, sokak şarkıcılarına
inat, tramvay'ın arkasına takılmış platformda da gezici bir orkestra
çalar. Kalabalığın arasında yanınızdan geçen tramvaydan yayılan
müzikle yürür gidersiniz Tünel'den Taksim'e doğru. Tünel'de başlayan
şarkı Galatasaray'da biter, ikinci şarkı biterken Taksime ulaşır tramvay..
Dünya'nın çok farklı yerlerinde gezgin müzisyenler ya da gruplar
çalar İstiklal'de, diğerlerinden farklı bir müzik ise hemen farkedilir.
Mistik tarzda ezgiler çalan üç kişilik bir grup vardı o gün ve çevresi
gerçekten çok kalabalıktı. Yanındakilerle hiç konuşmadan müziğe 
konsantre olan, fotoğraf çeken, ilgisiz gibi görünseler de etkilenenler..
Karadeniz insanının gönlü zengindir, para atsanız da canınız 
sağolsun, atmasanız da. Kalabalıkların ortasında kendi müziğini
yapar inançla ve de inatla. İnsanlar gelip geçerler, kulaklarında
kemençenin tınılarıyla. Hemen karşı sırada ise ilgin bir illüzyon
gösterisiyle insanların ilgisini çekmeye çalışan bir delikanlı. 
Birkaç kişi merak edip dursa  hemen gösteriye başlayacak..
Kimi müzik yapıyor, kimileri yaptıkları el işlerini satarak Dünya'yı
dolaşıyor. Çok değişik ülkeleri geziyor, farklı kültürleri tanıyorlar. 
Kimi zamanda ülkelerinden çok uzakta bir şehirde tanıdıkları yeni
dostlarıyla yola devam ediyorlar. Biri müzik yapıyor diğerleri yün
başlıklar örüp satıyor. Sonra yeniden yollara düşüyorlar, başka 
şehirlerde başka insanlar tanımak, oraların kültürlerini solumak için..
İstiklal'de para kazanabilmek için müzik ille de müzik yeteneğinizin 
olması gerekmez, içli köfte ya da midye dolma yapacak marifetiniz de 
yoksa  burada çare tükenmez bu genç adam sabun köpüğü satıyor 
geçinip gidiyor. Akla ziyan her türlü malın alıcısı var bu caddede..
Galatasaray Lisesinin önü her meslekten, siyasetten, inançtan
grupların hak aradıkları, seslerini duyurdukları bir küçük alandır..
hasta tutukluların yakınları, işten çıkartılanlar, yargı mağdurları, işsizler, 
çevreciler, insan hakları savunucuları, bu alandan çıkmamaları
koşuluyla gösterilerini yaparlar. Yürümek isteyen gruplara karşı birkaç 
adım ileride robokop giysili gaz maskeli polisler ve TOMA bekler..
İstiklal Caddesinin tam ortasında, Galatasaray'da en acı bekleyiştir 
Cumartesi Anneleri. 27  Mayıs 1995'de başladı bu sessiz ve anlamlı
eylem. Ancak polisin aşırı şiddet göstermesi sonucu 1999'da ara 
verildi, onlar kayıplarını unutmadılar,  sabırla direndiler yine her
hafta kayıplarını yüreklerine gömüp, toplanıyorlar acıyı paylaşıyorlar..
Galatasaray'da bugün, 33 yıldır oğlu Hayrettin Eren'i arıyan Elmas Eren'le birlikteydik..
Çiçeklerle donatacağı bir mezarın peşinde bir ömür geçmiş, ana yüreği vazgeçmemiş..
Aradaki kesintiye rağmen 18 yıldır  sabırla İstiklal'e gelen Cumartesi annelerine saygıyla...
Gazeteciler de basın özgürlüğü, tutuklamalar, işten çıkartmalar
yüzünden yaşadıkları zorlukları Galatasaray'da protesto ediyorlar..
Bir bakıma yazamadıkları her şeyi burada özgürce haykırıyorlar.
Galatasaray'da o küçük adacıkta sansür yok, isteyen herkes sesini
duyurabiliyor, Caddenin kalabalıklarıyla sorunlarını paylaşabiliyor..
Gezi Direnişi günlerinde İstiklal caddesi Taksim'e yürüyenlerce
dolar taşardı, polis İstiklal Caddesinin  Taksim çıkışında TOMA'ları
gaz maskeleri, gaz bombalarıyla hazır beklerdi. Korkusuz, inançlı ve
heyecanlı kalabalıkların barikatlarla önleri kesilirdi Caddenin sonunda


Hiç yorum yok :