Kent ve Adam
Yılmaz Hoca’yı 80’li yılların başlarında tanıdım. Bilim adamı
olmanın ötesinde, müthiş bir girişimci, idealist bir halk adamı,
alçak gönüllü bir heykeltıraş, eski bir gazeteci çağdaşbir
iletişimciydi. Anadolu Üniversitesi’ni dünya standartlarında
olmanın ötesinde, müthiş bir girişimci, idealist bir halk adamı,
alçak gönüllü bir heykeltıraş, eski bir gazeteci çağdaşbir
iletişimciydi. Anadolu Üniversitesi’ni dünya standartlarında
bir bilim merkezi yapmanın savaşını verirken, eğitim düzeyini
belirleyen ölçütün istatistiklerden değil eğitimin kalitesinden
geçtiğinin çoktan ayırdına varmıştı. Henüz özel televizyonların
düş bile edilemediği o yıllarda devletin resmi yayın organı
TRT ile kıyaslanabilecekboyutta stüdyolar kurmuş, yayına
aşlayabilecek bir altyapı oluşturmuştu. İşte o Açık Öğretim
sistemini yaşama geçirdi veengellemelere karşın başardı.
Üniversite stüdyolarını profesyonel programcılara, sanatçılara
açtı ve Eskişehir’deki öğrenciler büyük kentlerdeki arkadaşlarından
belirleyen ölçütün istatistiklerden değil eğitimin kalitesinden
geçtiğinin çoktan ayırdına varmıştı. Henüz özel televizyonların
düş bile edilemediği o yıllarda devletin resmi yayın organı
TRT ile kıyaslanabilecekboyutta stüdyolar kurmuş, yayına
aşlayabilecek bir altyapı oluşturmuştu. İşte o Açık Öğretim
sistemini yaşama geçirdi veengellemelere karşın başardı.
Üniversite stüdyolarını profesyonel programcılara, sanatçılara
açtı ve Eskişehir’deki öğrenciler büyük kentlerdeki arkadaşlarından
çok önce deneyimli televizyoncularla çalışma olanağına
sahip oldular.Tüm fakültelerin şirketleri vardı, öğrenciler
derslerde okuduklarını uygulama alanı bulabiliyorlardı.
Kütahya’da çiniciliği, Eskişehir’de lületaşını üniversite bünyesinde
koruma altına almış, Ankara’daki opera binasının küçük bir
sahip oldular.Tüm fakültelerin şirketleri vardı, öğrenciler
derslerde okuduklarını uygulama alanı bulabiliyorlardı.
Kütahya’da çiniciliği, Eskişehir’de lületaşını üniversite bünyesinde
koruma altına almış, Ankara’daki opera binasının küçük bir
benzerini üniversite kampüsü içinde kurmuştu. Rektörlük
süresi dolduğunda siyaset Yılmaz Hoca’nın peşini bırakmadı,
aslında iyi de oldu, Eskişehir’in Yılmaz Hoca’ya gereksinimi
vardı. İkinci dönem belediye başkanlığını kazanan
süresi dolduğunda siyaset Yılmaz Hoca’nın peşini bırakmadı,
aslında iyi de oldu, Eskişehir’in Yılmaz Hoca’ya gereksinimi
vardı. İkinci dönem belediye başkanlığını kazanan
Yılmaz Hoca’nın değişimini yakalamakta hep zorlandım.
İlk gençlik yıllarımın geçtiği kente her gidişimde başka bir
sürprizle karşılaşıyordum. Bir keresinde kazılmış yollar
yüzünden yakınmaları dinliyor, sonraki gidişimde tramvaylarla
karşılaşıyordum. Eskişehir Öğrenci Yurdu’ndan arkadaşım
Orhan Kesikoğlu’nun Yılmaz Hoca’dan aldığı cesaretle bu küçük
Anadolu kentinin sosyal yaşamına katkılarını heyecanla izliyorum.
Önemli olan kesinlikle kenti büyütmek, modernleştirmek değildi;
asıl hedef Eskişehir’de yaşam kalitesinin yükselmesiydi ve
Yılmaz Hoca bunu başardı. Bugünlerde Eskişehir’de neler
oluyor biliyor musunuz? Üniversitenin bahçesine Avrupa’dan
gelen uçaklar iniyor, buğday silosu beş yıldızlı otel oluyor,
iki üniversitesinde 0 bin öğrenci eğitim görüyor, sebze ve
meyve hali kültür merkezine dönüşüyor, Porsuk Çayı’nda
yüzünden yakınmaları dinliyor, sonraki gidişimde tramvaylarla
karşılaşıyordum. Eskişehir Öğrenci Yurdu’ndan arkadaşım
Orhan Kesikoğlu’nun Yılmaz Hoca’dan aldığı cesaretle bu küçük
Anadolu kentinin sosyal yaşamına katkılarını heyecanla izliyorum.
Önemli olan kesinlikle kenti büyütmek, modernleştirmek değildi;
asıl hedef Eskişehir’de yaşam kalitesinin yükselmesiydi ve
Yılmaz Hoca bunu başardı. Bugünlerde Eskişehir’de neler
oluyor biliyor musunuz? Üniversitenin bahçesine Avrupa’dan
gelen uçaklar iniyor, buğday silosu beş yıldızlı otel oluyor,
iki üniversitesinde 0 bin öğrenci eğitim görüyor, sebze ve
meyve hali kültür merkezine dönüşüyor, Porsuk Çayı’nda
gezinti tekneleri dolaşıyor, halk çağdaş tramvaylarla bir
uçtan ötekine ulaşıyor, sanatseverler festivallerde ünlü
sanatçıların resitallerini dinliyorlar, kentin alanlarını heykeller
süslüyor, Eskişehir’in ortasından geçen tren yolunun yerin
altına alınmasına karar veriliyor.Evet merak ediyorum Eskişehir’e
gittiğimde bu kez beni nasıl bir sürpriz bekliyor diye.
uçtan ötekine ulaşıyor, sanatseverler festivallerde ünlü
sanatçıların resitallerini dinliyorlar, kentin alanlarını heykeller
süslüyor, Eskişehir’in ortasından geçen tren yolunun yerin
altına alınmasına karar veriliyor.Evet merak ediyorum Eskişehir’e
gittiğimde bu kez beni nasıl bir sürpriz bekliyor diye.
Son görüşmemizde Yılmaz Hoca, üniversite bahçesindeki
pisti daha büyük uçakların da inebilmesi için uzatmaya
çalışıyordu, kim bilir belki de bitirmiştir. Son bir not,
ben Eskişehir’in Mihalıççık ilçesindenim, bizim ilçede
Cumhuriyet Alanı’ndaki Atatürk heykeli de
Yılmaz Hoca’nın yapıtıdır. Eline sağlık Hoca’m...•
30 Yıl Önce Yılmaz Hocamla
Bu YazınınYazarıyla Tanışın
Namık Koçak, Eskişehir’in Mihalıççık ilçesine bağlı Kavak Krom Maden İşletmesi lojmanlarında doğdu. Eğitime Maden’de başladı İstanbul Üniversitesi, İktisat Fakültesi Gazetecilik Enstitüsü’nde bitirdi. Gazeteciliğe 1975 yılında Abdi İpekçi yönetimindeki “Milliyet”te başlayan Koçak, daha sonra “Güneş” ve “Hürriyet” gazetelerinde çalıştı. İlk özel televizyonla 1990’da televizyonculuğa başladı ve “Arena” programında bir süre dosyalar hazırladı. Ardından kendi yapım şirketini kurdu. Ece TV Yapım Şirketi olarak Güneri Cıvaoğlu’yla “Durum”, Yalçın Doğan’la “Güncel”, Uğur Cebeci’yle “Kokpit”, Nurseli İdiz’le “Prizma” ve “Yaşamın İçinden” programlarını yaptı. Namık Koçak, halen Kanaltürk televizyonunda deneyimlerini genç arkadaşlarıyla paylaşmaktadır.•
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder