Süryaniler, kökenleri 5000 yıl öncesine giden bir toplumdur.
Mezopotamya'da yeşeren ve uygarlığın gelişiminde önemli
rol üstlenen eski Mezopotamya halklarının yani köklü bir
kültürün mirasçılarıdır. Hıristiyanlığı kabul ettikten sonra,
coğrafyayı istila edenlerin baskı ve egemenlikleri yüzünden
başlangıçtaki etkinliklerini kaybetmişlerdir. Günümüzde ise
dünyanın değişik bölgelerinde dağınık bir şekilde yaşamaktadırlar.
SÜRYANİLER VE HIRİSTİYANLIK
Süryaniler tarihleri boyunca, özellikle de Hıristiyanlığı kabul ettikten
sonra inançlarının çok etkisi altında kalmışlardır. Hıristiyanlığı erken
kabul eden toplumlardan olan Süryaniler için çok ünlü bir mendil
hikayesi vardır: Hz. İsa zamanında bir Süryani kenti olan Edessa'nın
(Süryanice'de Orhoy, bugünkü Urfa) kralı olan Abgar Ukomo (Kara
Abgar) hastalanır ve hastalığından kurtarması için mucizelerini
duyduğu İsa'yı kentine davet eder. Hz. İsa, Edessa'ya gelemez
ancak yüzüne sürdüğü ve kendi suretinin çıktığı bir mendili Abgar'a
yollar. Kral Abgar mendili alınca hastalığından kurtulur. Bu olaydan
çok etkilenen kral, Hıristiyanlık inancını kabul eder.
İsa Mesih'in Doğuş Bayramı'dır. "Noel" olarak da bilinir.
Süryaniler 25 Aralık'ta bayramı kutlarken, "Brih mevlode Dmoran"
(Rabbimizin doğuşu kutlu olsun) derler. Mesih'in doğumunda
çobanların yaktığı ateşi simgelemek amacıyla, kilisenin ortasına
tepsi içinde çıralar konur. Cemaat, elindeki mumlar ile
bu çıraları tutuşturur, ateşin etrafında döner, ilahiler söyler.
Hz. İsa Doğduğu gece dağ çobanların yaktığı ateşi canlandırmak
için Süryaniler Noel Ayininde sembolik olarak ateş yakar,
ateşin çevresinde dolaşarak ilahiler okur, dua ederler..
Hıristiyan inancına göre, Hz. İsa, Çarmıha gerilmesinden önceki akşam;
“Bu, benim vücudumdur.” diyerek öğrencilerine ekmek dağıtır. Sonra
bir kâse şarap dolaştırarak; “Bu, benim kanımdır.” der. Böylece ekmekle
şarabı kendi vücudunu ve kanını göstermek için kullanır ve izleyicilerinin de
kendisini anmak üzerine bu töreni sürekli tekrarlamalarını emreder.
1960 yılına kadar ağırlıklı olarak Güneydoğu bölgesinde yaşayan
Süryaniler ekonomik şartların bozulması, yöre halkının baskıları ve
yaşadıkları asimilasyon sonucu yaşadıkları yerlerden göç etmeye
başladılar. Gidilen yerler önceleri İstanbul ve Avrupa oldu.
Süryaniler, yaşadıkları yerlerden göç etmekle birlikte arkalarında bir
çok tarihi eser ve yapı ile gelenek, görenek ve kültürleri ile çok derin
izler bırakmışlardır. Bu kadar derin ve etkili izler bırakan bir kültüre
sahip olmalarına rağmen günümüzde Süryaniler sessiz bir yaşam
sürdürmektedirler. Gelişen dünya şartlarına toplum olarak
uyum sağlamakta zorluk çekmektedirler.
Patriklik Merkezi'nin adı her ne kadar "Antakya Süryani Patrikliği"
olsa da Patriklik merkezi bugün Şam'da bulunmaktadır.
20. yüzyılın başında ise Patriklik Merkezi Mardin şehriydi.
Süryani Kadim Kilisesi'inde Patriğe bağlı 20 Metropolit bulunmaktadır.
Bunların 4 tanesi Türkiye'de bulunur.Şimdiki patrikleri
Mor Iğnatius I. Zekka Ayvaz'dır. Şu anda kendileri Şam'da bulunmaktadır.
Şu anki İstanbul metropoliti ise Mor Filuksinos Yusuf Çetin'dir.
Şu anki İstanbul metropoliti ise Mor Filuksinos Yusuf Çetin'dir.
Bulunduğu yer ise Tarlabaşı'ndaki Meryemana Kilisesidir.
İsa'nın Dirilişinin kutlandığı gün olan Paskalya'dan önceki son Perşembe günü
kiliselerde toplanıp gece boyunca dua ederler. Kilisede bulunanlar arasında dinsel
rütbe açısından en yüksek mertebeye sahip olan ruhani, kendinden rütbece düşük olan
12 ruhaninin ayaklarını kilisede toplanan insanların önünde tek tek yıkar.
İsa, çarmıha gerilmeden önce bu şekilde 12 öğrencisinin ayaklarını yıkamıştır.
Süryanilerde kilisede yapılan bu ayak yıkama olayına Nahira Törenleri adı verilir
İsa Mesih'in öğrencileriyle birlikte yediği "Son Akşam Yemeği"
gününü Süryaniler özel olarak anar. İsa Mesih, bu son günde,
kendisini ele veren öğrencisi de dahil olmak üzere tüm
öğrencilerinin ayaklarını yıkamıştır. Süryani Kilisesi'nin ruhanileri
kendisini ele veren öğrencisi de dahil olmak üzere tüm
öğrencilerinin ayaklarını yıkamıştır. Süryani Kilisesi'nin ruhanileri
de bu günde, İsa Mesih'in gösterdiği sonsuz sevgi, hoşgörü ve
alçakgönüllüğün bir simgesi olarak, seçilen kişilerin ayağını yıkarlar.
Günümüzde Türkiye'de yaşayan 15.000 Süryani vardır. Büyük
çoğunluğu İstanbul'da yaşayan Süryanilerin Güneydoğuda sayıları
oldukça azalmıştır. Dinsel açıdan Türkiye'de iki Metropolitlik
tarafından temsil edilirler. İstanbul'da yaşayan Süryanilerin metropol
lideri Yusuf Çetin, Güneydoğu metropoliti ise Samuel Aktaş'tır.
çoğunluğu İstanbul'da yaşayan Süryanilerin Güneydoğuda sayıları
oldukça azalmıştır. Dinsel açıdan Türkiye'de iki Metropolitlik
tarafından temsil edilirler. İstanbul'da yaşayan Süryanilerin metropol
lideri Yusuf Çetin, Güneydoğu metropoliti ise Samuel Aktaş'tır.
Defin Töreni
Süryaniler, İsa Mesih'in Haç'a gerildiği Cuma gününü törenlerle anar.
Çiçeklerle süslenen bir tabut, kilisenin içinde dolaştırıldıktan sonra,
iki kişinin elleri üzerinde dış kapının önünde tutulur ve cemaat
tabutun altından geçerek kiliseden çıkar.
iki kişinin elleri üzerinde dış kapının önünde tutulur ve cemaat
tabutun altından geçerek kiliseden çıkar.
İsa Mesih'in Diriliş Bayramı (Büyük Kıyam, Paskalya) kutlamalarısırasında Süryaniler,
birbirleriyle bayramlaşırken "Kom Moran men kabro" (Rab Mezar'dan dirildi) ve
karşılığında, "Şariroyith Kom" (Gerçekten dirildi) derler. Süryaniler de diğer
Hıristiyanlar gibi bu bayramda birbirlerine yumurta ya da yumurta formu taşıyan
hediyeler sunarlar. Yumurtanın beyaz rengi, Mesih'in tanrısallığına işaret eder,
kırmızı rengi ise özverisinin ifadesidir. Büyük Kıyam'ın ertesi günü mezarlıkların
ziyaret edilmesi adettir. Bu günlerde ayrıca, ölülerin ruhu için ayin yapılır.
Süryanilerin ilahileri Güneydoğu Anadolu'nun yanık ezgilerini çağrıştıran sıcaklıkta,
ayrıca Türkçe ilahiler de okunuyor Süryanilerin ayinlerinde. Ayin boyunca dualarının
Dünya'yı aydınlatması dileğiyle yaktıkları mumlarla dua eden Süryaniler, ellerindeki
mumların alevini birbirleriyle paylaşarak çoğaltıyorlar. Kilise çıkışında renkli yumurtalar
ve paskalya çöreklerinin dağıtılmasıyla İsa'nın dirilişi coşkuyla kutlanıyor.
Hıristiyanlığı ilk kabul eden topluluk olduklarından dolayı, ilk günkü kilise ve inanç şeklini kuralları ile birlikte günümüze kadar yaşatmışlardır.
Bu nedenle Süryani Kadim kilisesi bir çok araştırmacının ilgisini çekmektedir.
Türkiye'de yaşayan Süryanilerin büyük çoğunluğu da bu kiliseye mensuptur.
Türkiye'de ayrıca sayıca daha az olan Süryani Katolik ve Süryani
protestan cemaatleri de vardır.
1 yorum :
Güzel bir derleme.
Yorum Gönder