9 Temmuz 2013 Salı

TAKSİM'DE BİR YAŞAM, 65 YIL SONRA ERGİN KONUKSEVER...

RESMİ GEÇİTLERDEN, KATLİAMLARA
ERGİN KONUKSEVER'İN YAŞAMINDA TAKSİM MEYDANI...
“Bütün kavgaların içinde yaşadım bu meydanda, 
yoklama yapılırsa devamsızlığım görünmez.”

Röporaj: Namık KOÇAK

Gazeteci Ergin Konuksever, Taksim Meydanı’nda yaşanan önemli olayların neredeyse tümünü yaşamış, izlemiş çok deneyimli bir gazeteci. Kanlı Pazar olarak tarihe geçen olaydan, yine kanla anılan 1 Mayıs 1977’ye, suikast ihbarına rağmen Ecevit’in gerçekleştirdiği tarihin en kalabalık mitingine, Demirel’in Bayrak Mitingine meydanda iz bırakan olayların tümünün içinde yer almış bir gazeteci Ergin Konuksever.

Ergin Konuksever, 60 yıl önce bisikletle geçtiği Taksim meydanında (Soldan üçüncü bisikletli)

Gezi Parkı direnişiyle başlayan ve ülkeyi sokaklara döken olayları, geçmişle karşılaştırarak konuşacaktık Ustayla, ancak Taksim Meydanı’nın O’nun yaşamındaki yeri ve önemi çok daha eskilere dayanıyordu;

“Tahmin ediyorum 1948 yılıydı, İlkokul 5.nci sınıftaydım, 23 Nisan töreninde götürmüşlerdi bizi oraya” diye 65 yıl gerilere götürdü bizi Ergin Konuksever, o günü hayal meyal hatırlıyordu;
“Bomonti’deki Talat Paşa İlkokulu’ndan bir sınıf oraya gittik. Oradan bir resmigeçit halinde yürüdüğümüzü, hatta Cumhuriyet Anıtı’nın önünde öğretmenlerle falan fotoğraf çektirmiştik.”
Aslında Taksim Meydanı, Ergin Konuksever’in yaşamında daha da gerilere gidiyor, ilk kez babası 19 Mayıs 19 Mayıs törenlerini izlemeye görürmüş. Gezi Parkı’nın ortasında, Topçu Kışlasının kalıntıları arasındaki top sahasında yapılırmış 19 Mayıs gösterileri;
”Birkaç defa 19 Mayıs kutlamalarını seyretmeye gitmiştim. Bir keresinde babam götürdü, bir keresinde de babamın öğrencisi Sabri Abi götürdü. Daha İnönü Stadı yapılmamıştı, onu hatırlarım kışlanın bir bölümü duruyordu, ortasındaki talim sahası futbol sahası olmuştu.”
Lise yıllarında Beyoğlu Atatürk Lisesinde okurken yine Taksim Meydanı yaşamının önemli bir parçası oluyor;

60 Yıl önce Bayyrak taşıyarak geçtiği Taksim Meydanı'nda 1 Mayıs 1977'de Merhum Erhan Akyıldız'la

TAKSİM'DE CUMHURİYET BAYRAMLARI
“Eskiden bütün Cumhuriyet Bayramları orada yapılırdı işte benim de fotoğraflarım var Cumhuriyet Bayramında okul olarak geçiyoruz, sadece bizim okul değil bütün okullar oradan geçiyordu. Cumhuriyet Bayramları öyle bir şeydi, herkes şevkle neşeyle kutluyordu, güzel günlerdi.
Beyoğlu’ndaki Atatürk Lisesindeyken İzci takımındaydım, hatta izci şefliği de yaptım. İki ya da üç törene katıldım Taksim Meydanında. Bisiklet takımı vardı bizim okulun, bisikletle de geçtim, bayrak taşıyarak da geçtim. Sonra yedek subaydayken Ayazağa’daki Süvari Okulundan diploma aldık merasim yürüyüşü yaparak Taksim anıtına geldik, o gün de Taksim Anıtına çelen koymuştum.”
Yıllar sonra gazetecilik günleri başlıyor Ergin Konuksever’in, arkadaşlarıyla birlikte Gezi Parkı Gezi Parkının içindeki Yeşil Meyhaneye gidiyorlar;

“ Parkın aşağısında yeşil bir meyhane vardı, portatif bir meyhaneydi, orada bira patates tava falan verirlerdi. Gazeteci arkadaşlarla oraya toplu halde sıkça giderdik yeşil ufacık bir yerdi. Sonra orası yıkıldı, parkın da tadı kaçtı.”
Taksim Meydanı ve Gezi Parkı İstanbullular için özel günlerin, bayram kutlamalarının vazgeçilmez yerlerindenmiş;
“Gezi Parkı bayramlarda çok kalabalık olurdu, Cumhuriyet Bayramlarında sular idaresinin oradan renkli sular fışkırırdı, arkaya konan renk renk ışıklarla sular farklı renkler alırdı. Herkes çoluk çocuk ışıklı suları seyretmeye giderdi. Oradan Gezi Parkına geçilirdi, girişte heykel kaidesi vardı, tahta perdelerle çevrilmiş, üzerindeki yazılar kapanmış haldeydi. Oraya İnönü’nün anıtı konacaktı, fakat iktidardan düşünce bir türlü anıt o kaidenin üzerine konamadı. Sonra onu kaldırıp Maçka Parkına koydular.”
1978 1 Mayıs sabahı Gezi Parkında kalabalıkları bekliyoruz (soldan Ergin Konuksever, Namık Koçak, Metin Yılmaz)  Ergin Konuksever 35 Yıl sonra yine Gezi Parkında.

TAKSİM'DEKİ HER OLAYI YAŞADI
Çocukluk, gençlik anılarını gerilerde bırakıp gazetecilik yıllarına, Ergin Konuksever’in Taksim Meydanı’nda izlediği büyük olaylara geçiyoruz;
 “Tabii bir de gazetecilik hayatımda Taksim Meydanında izlediğim pek çok olay var. Birçok olayın içinde yaşadık, çoğunda da birlikteydik.
Büyük olay olarak ilki Kanlı Pazar olayı, fakat Kanlı Pazar olayından önce de o zaman 68’lilerin “Geh bili bili” olayı dedikleri gösteriler vardı. Orada meydanda toplum polisleriyle kapıştılar, hatta bir arkadaş da toplum polisi müdürüyle dövüştü orada. Ondan bir hafta sonra da Kanlı Pazar oldu. Taksim alanındaki miting dağılırken bir kavga çıktı, kavganın ardından olaylar birbirini kovaladı, olaylarda iki kişi bıçaklanarak öldürüldü.”
Kanlı Pazar’da bir arkadaşını ölümden kurtarıyor Ergin Konuksever;
“Kanlı Pazar olayları sırasında ilginç bir şey başıma geldi. Baktım kalabalık bir grup bir kişiyi ortalarına almış dövüyorlar. Yakalarında bayrak rozeti olan bu adamlar altlarına aldıkları birine sopalarla vuruyorlar. Ben de fotoğraflarını çekmek için o tarafa koştum, bir baktım ki  yüzü gözü kan içinde foto muhabiri Bahattin Şenol; ‘Durun ya ne yapıyorsunuz!’ dedim, ‘Adam zaten sizden’. O zaman Son Havadis Gazetesi körüklüyordu bu olayları. Adam döndü; ‘Bayrak  yok yakasında’ dedi. ‘Benim yakamda da yok bana da mı vuracaksınız?’ diye diklenince Bahattin’i bıraktılar. Hemen oradan bir cankurtaran bulduk ve Bahattin’i hastaneye kaldırdık. Çok yattı hastanede o olaydan sonra, üç dört ay yattı. Son Havadis onları kışkırtıyordu ama kendi adamlarını dövdüler.”
1 Mayıs 1977'de Taksim Meydanı'ndaki Kanlı 1 Mayıs'taki dehşet fotoğraflarını çeken 
Ergin Konuksever 36 yıl sonra yine Taksim Meydanında.

CESETLER ÜST ÜSTEYDİ
Sonra Ergin Konuksever’le birlikte izlediğimiz 1977 yılındaki Kanlı 1 Mayıs olaylarına;
“Orada 35 kişi öldü ama büyük çoğunluğu ezilerek öldü. Şimdiki The Marmara Otelinin yanında bir yokuş vardı, yolun ağzını kapatmak için yol makinası koymuşlardı, meydana girişleri engellemek için. Tam miting bitmek üzereydi, ben Örsan Öymen’le beraberdim. Hatta Örsan’ı arıyordum, ‘Hadi dönüyoruz artık’ demek üzere ve tam o sırada silahlar patladı. Benim yanımdaki bir çocuk belinden tabanca çekti, iki el ateş edince ortalık adamakıllı karıştı. Herkes koşmaya başladı oradan aşağıya kaçmak istiyorlar, fakat o yol makinası yolu kapattığı için orada sıkışıyorlardı. O yol makinasının şoförüydü her halde bir kişi çıktı makinayı oradan kaldırmak istedi. Çalıştırdı fakat kaldıramadı makinayı kaçırdı. Makine yokuştan kendi başına gitmeye başladı önüne geleni altına aldı çiğnedi, aşağıda cesetlere takıldı kaldı.
Topladılar herkesi, oradan 30-35 ceset çıktı.  Hatta bir kadıncağızı da polis panzeri çiğnedi. Kadının cesedi yerde kaldı, panzer anıtın çevresinde dönüyordu ve bir kez daha geçti kadının üzerinden.
Taksim’de o gün gelen polisler, Eftalipos’un önünde, o tostçuların büfelerin olduğu yere eskiden Eftalipos derlerdi, orada askeri araçların polis araçlarının arkasına saklandılar. Kimse ortaya çıkmadı ki korkusundan, giden gitti. Kanlı 1 Mayıs müthiş bir olaydı. Cesetler yerden toplanıp gelen arabalara konuyordu, korkunç bir olaydı.”
Sonra başka 1 Mayıs’ta birlikteydik, 1979 yılının 1 Mayıs’ıydı, kimse çıkamadı oraya, meydan bomboştu. Sokağa çıkma yasağı ilan edilmişti, sokaklar, gazetecilere ve güvenlik güçlerine kalmıştı.
Taksim'de çocukluk günlerinden bugüne tüm olayların içinde olan Ergin Konuksever yine orada.

O günkü olaylarla bugünkü olayları karşılaştırdığında farklı olan yanlar nelerdi diye sorduk bu Meydanı çok iyi bilen Usta Gazeteciye;
“Bu olaylar Kanlı Pazar ya da Kanlı 1 Mayıs’la kıyaslanacak olursa, yeni olaylar hafif kalır onların yanında. Gezi Parkı olaylarında gençler tepkilerini dile getirdiler. Hükümeti zarif bir biçimde protesto ediyorlardı. Ama polisler durduk yerde gaz bombası attılar tazyikli su sıktılar, çocukları copladılar. Bir arbede çıktı, birkaç da araç yakıldı. Polis hiç durduk yerde olay çıkardı. Polis zaten her yerde böyle yapıyor. Eğer polis müdahale etmeseydi hiçbir olay çıkmazdı. Nitekim sonrasında müdahale etmedi, bir olay çıkmadı, kimse bir şey yapmıyor ki, geliyor orada demokratik bir şekilde protesto ediyor ve gidiyor."
GENÇLİK KEYFİ UYGULAMALARA KARŞI
12 Eylül sonrası yıllar süren bir sessizliğin ardında ilk kez böyle bir eylem yaşandı, sence bu suskunluk neden uzun sürdü ve neden birden gençler, ardından büyükler sokaklara döküldü;
“Şimdi şuna bakacaksın düşüneceksin, bir kere aydın bir gençlik var. Burada da bir takım olaylar var. Bu bir takım olaylar keyfe keder ya da rant amacıyla yapılacak işler yapılıyor. Ayrıca keyfi uygulamalar yaygınlaştı, kimi beğenmiyorlarsa alın bunu içeri diyorlar ve adamlar içeri giriyor ya.
Şimdi düşünebiliyor musun “Takunyalı Führer” kitabını yazan arkadaşın altıbuçuk yıldır içeride yatıyor ve daha bir kere bile mahkemeye çıkmadı. Unutuldu adam orda ya, daha kaç yıl yatacak. Böyle bir sürü adam var. Hiç alakası yok subay mı asker mi amiral mi tıkın içeri.”
Demokrat Parti dönemindeki benzer olayları hatırlatıyor Ergin Konuksever;
“Adnan Menderes döneminde de böyle olaylar oldu, tahkikat komisyonu diye bir komisyon kuruldu. Başında da bir gazeteci abimiz vardı, Bahadır Dülger. Kimi beğenmiyorlarsa atıyorlardı içeri. Sonra bunları da tıktılar içeri, yıllar sonra Mehmet Ali Yalçın’ın gazetesinde birlikte çalıştık Bahadır Dülger’le”
Keyfi ve hukuk dışı uygulamaların tepkiyi arttırıyordu;
“Tabii bir sürü çocuk, eş babasını bekliyor, bunların ıstırabı var. Direnişçiler bir de çok eğitimli bir grup. İnsanlar artık eskisi kadar aptal değil, bunları da düşünmek lazım.”
Ergin Konuksever'in çektiği Deniz Gezmiş'in ikon fotoğrafı, 
2013 yılında Taksim'e çıkan gençlerin bayraklarını süslüyor.

DEĞİL GAZ MAKİNELİ TÜFEK DURDURAMAZ

İhtilaller, darbeler görmüş Gazeteci Ergin Konuksever gençlerin 
işin peşini bırakmayacaklarını söylüyor;
 “Espriler, karikatürler, duvar resimleri çok hoştu. Pısmışlardı, şimdi yine yazanları çizenleri içeri atacağız diye çıktılar ortaya, yine milleti galeyana getirecekler. Sokağa dökecekler, ondan sonra Allah kerim. Artık durduramazlar, artık insanlar, gençlik eskiden olduğu gibi aptal ve budala değil. Her şeyi biliyorlar, okuyorlar. Dolayısıyla öyle adamı dövmekle, itip kakalamakla bir şey elde edilemiyor, edilemez de arık. İsterlerse ağır makinalı tüfek koysunlar çocukların karşısına tarasınlar, duracaklarını mı sanıyorlar, asla durmazlar. Makinalı tüfek koysalar kurşunun üzerine giderler.”
Dolaşırken neler hissettin bunca yıl sonra diye sordum;
Tabii insan duygulanıyor heyecanlanıyor işte şurada Bahattin’i dövüyorlardı, şurada adam silahını çekti diye, yanımda torunum vardı ona da anlattım, burada şu oldu, burada bu oldu diye. Burası böyleydi şurası şöyleydi diye anlattım torunuma.”
Ve işte Meydandan ayrılırken Usta’nın son sözü;
“Bütün kavgaların içinde yaşadım bu meydanda, yoklama yapılırsa devamsızlığım görünmez.”





1 yorum:

  1. Namık Koçak
    Çok anlamlı başarılı bir röpörtaj...Kalemine saglık....
    Sevgiler....
    Banu Mutluay

    YanıtlaSil